Beslenmenin Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğuna Etkisi

Elifnur Asılkefeli

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) okul çağı çocuklarında yaygın olarak görülen, ciddi derecede dikkat eksikliği ile aşırı hareketlilik gibi temel belirtileri olan nörogelişimsel bir bozukluktur. Yapılan araştırmalar okul çağı çocuklarının % 5-10’unun DEHB tanısı aldığını ve tanı alma riskinin erkek çocuklarda daha yüksek olduğunu göstermektedir. 1970’lerde çocuklar arasında sık görülen bu bozukluğun tedavisiyle ilişkili çalışmalarda besinlerin etkisi araştırılmaya başlanmıştır. Literatürde DEHB’de beslenmenin önemini vurgulayan birçok araştırma olmakla birlikte bunların sonuçları kanıta dayalı tıp açısından tartışmalı bulunmaktadır. Bu yazıda mevcut literatürden örnekler sunularak DEHB’de besinlerin ve beslenme düzeninin alternatif bir tedavi yöntemi olarak görülüp görülemeyeceği tartışılacaktır.

DEHB Etiyolojisi, Tanı ve Tedavisi

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun nedenleri tam olarak bilinmese de yapılan araştırmalar genetik, çevresel ve psikososyal etkenlerin önemli olduğunu göstermiştir. Bunların dışında doğum sırasında yaşanan komplikasyonlar ile hamilelik dönemindeki çevre kirliliği, annenin yediği yiyeceklerdeki koruyucular ve kimyasallar ya da alkol, sigara kullanımının çocuklarda DEHB görülme riskini artırdığı görülmüştür.

Bireylerde dikkat eksikliği ve hiperaktivite birlikte görülebileceği gibi yalnızca dikkat eksikliği ya da yalnızca hiperaktivite de görülebilir.6 Dikkat eksikliği ve hiperaktivitenin birlikte görülmesi ile DEHB tanısı alan bireylerde ciddi oranda dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik ve öğrenmede sorunlar görülmektedir. Bu temel belirtiler dışında günlük yaşamda unutkanlıklar, sıklıkla eşyalarını kaybetme, dikkatini bir konu üzerinde tutmada zorluk yaşama, gereğinden fazla konuşma, sırasını beklemede zorlanma, karşısındakinin sorusu ya da cümlesi bitmeden tamamlama ya da cevap verme, uzun süre oturduğu yerde kalamama gibi belirtiler de görülebilir. Ancak DEHB’nin bir bozukluk olarak görülebilmesi için bu gibi belirtilerin günlük yaşamı, işi, eğitimi, sosyal yaşamı olumsuz yönde etkiliyor olması beklenmektedir.

DEHB’nin rehabilitasyonunda temelde ilaç tedavisi ile birlikte psikososyal ve eğitsel destek önemli yer tutar. İlaçlar DEHB’de görülen dopamin ve norepinefrin gibi nörotransmiterlerin düşük olan düzeylerini artırmaya yardımcı olur. Ne var ki ilaçların yan etkileri söz konusu olduğundan alternatif tedavi yöntemleri üzerine çalışmalar yapılmaktadır. Bunlardan bir tanesi de beslenme düzenindeki değişikliklerle dikkat eksikliği ve hiperaktivite belirtilerinin azaltılmasıdır.

Araştırma Verilerinden Örnekler

Yapay gıda boyaları, koruyucular, rafine şekerin diyetle alınması ve demir, çinko, magnezyum gibi minerallerin eksikliği çocuklardaki DEHB belirtileri ile ilişkilendirilmiştir.

DEHB tanılı 106 çocuk ve ergenle yapılan çalışmada, kontrol grubuna yalnızca ilaç verilirken araştırma grubuna ise ayrıca beslenme listeleri verilmiş ve tavsiye edilen ve edilmeyen besinler belirtilmiştir. Tavsiye edilen listede, süt, et, balık, yumurta, sebze, meyve, kakao, çay, kahve gibi besinler yer almakta ve 3 öğün yemek yeme önerisi ile istediğinde istediğini yememe şartı bulunmaktadır. Tavsiye edilmeyen listede ise kızartmalar, yağlı et, tuz, soslar, dondurma, pasta, kola, şeker, tatlılar, cips hazır meyve suları gibi besinler yer almaktadır. Araştırmanın sonucunda tavsiye edilen liste puanı yükseldikçe dikkatsizlik seviyesinin arttığı görülmüştür.

Bir başka araştırmada 60 DEHB tanılı çocuk ve ergen ile 60 kişilik kontrol grubunda bir bütün olarak beslenme tarzının DEHB üzerindeki etkisi incelenmiştir. DEHB tanılı çocuk ve ergenlerin Akdeniz tipi beslenmeden önemli ölçüde uzak oldukları ve daha çok fast-food tarzı beslendikleri görülmüştür. Aynı zamanda DEHB tanılı katılımcıların kontrol grubuna kıyasla daha fazla şeker ve kafein, daha az meyve ve protein tükettikleri bildirilmiştir. Ancak bu çalışmanın sonuçlarından Akdeniz tipi beslenmeden uzak olanların DEHB geliştirdiğine dair bir anlam çıkarmak sağlıklı olmayacaktır. Tanısı olan bireylerin dürtüsellik gibi çeşitli belirtilerin de etkisiyle sağlıklı beslenme tercihleri yapmakta zorlandıkları da düşünülebilir. Aynı zamanda DEHB tanılı bireylerin beslenme tarzı işlevsel olmayan aile yapılarından da kaynaklanabilir.

Renklendirici ve Koruyucular

Besinlerin hiperaktiviteye etkisi alanında ilk çalışma 1970’lerde Dr. Benjamin Feingold tarafından yürütülmüştür. Bu araştırmada renklendiriciler ve diğer katkı maddelerinin çocuklarda hiperaktiviteyi artırdığına yönelik sonuçlar edilmiş olsa da daha sonra yapılan çalışmaların bir kısmı bu sonuçları desteklerken, bir kısmı ise bunu destekleyici sonuçlara ulaşmamıştır.

Farklı bir araştırmada yapay gıda renklendiricileri ve sodyum benzoat çocukların yedikleri besinlerden 1 hafta boyunca çıkarılmıştır. Ardından 3 hafta boyunca bu çocuklar araştırma grubu ve kontrol grubu olarak ikiye ayrılarak yalnızca araştırma grubundaki çocuklara yapay gıda renklendiricileri ve sodyum benzoat içeren besinler verilmiş ve her iki gruptaki çocuklardaki davranış değişiklikleri bir gözlemci ve aileler tarafından incelenmiş, ardından da psikologlar tarafından değerlendirilmiştir. Değerlendirmelere göre gıda renklendiricileri ve sodyum benzoat içeren besinlerle beslenmedikleri süreçte çocukların hiperaktif davranışlarında azalma görülürken, tekrar bu tür besinleri almaya başladıklarında hiperaktif davranışlarında artış gözlenmiş. Yapılan bir başka çalışmada ise beslenme rutininden içeriğinde koruyucu, tatlandırıcı ya da katkı maddesi bulunan yiyecekler çıkarılan DEHB tanılı çocukların hiperaktif davranışlarında, kontrol grubuna kıyasla azalma olduğunu gösterilmiştir.

Diyetlerinden 3 hafta boyunca gıdalardaki katkı maddeleri çıkarılan ve sebze, meyve, balık, et, yumurta, buğday, yulaf gibi besinlerle beslenen 27 çocukla yapılan benzer bir çalışmanın devamında bu çocuklardan seçilen araştırma grubuna E282 kodlu koruyucu içeren ekmek verilmiştir. Araştırmanın sonucunda işlenmiş gıdalar ve koruyucuların çocuklarda görülen hareketlilik ve dikkatsizlikle ilişkili olduğu bulunmuştur.

Şeker

Şekerin DEHB üzerindeki etkisi üzerine 1980’lerde çalışmalar yapılmış olsa da bu çalışmalara katılan çocuk sayısının çok az olması nedeniyle araştırma sonuçları sağlıklı veriler sunmamıştır.

1994’te 48 çocukla yapılan bir çalışmada yapay tatlandırıcı ve şekerin çocukların davranışlarını etkilemediği sonucuna ulaşılmıştır. Çalışmaya katılan çocukların davranışları DEHB belirtileri bakımından da değerlendirildiğinde yalnızca 5 çocuğun tanı kriterlerini karşılması, DEHB ve şeker ilişkisini anlamak açısından yetersiz görünmektedir.

Çinko

Çinko takviyesinin hiperaktivite, dürtüsellik ve sosyal uyum bozulmaları ile ilgili belirtileri azalttığı ancak dikkat eksikliğine herhangi bir etkisi olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Araştırmacılara göre çinko takviyesi tek başına bir tedavi yöntemi olarak değil ancak var olan tedaviyi destekleyici olarak kullanılabilir.

Demir

Yapılan bir araştırma düşük feritin seviyesinin ciddi düzeydeki DEHB belirtileri ile ilişkili olduğunu belirterek DEHB tanılı çocukların demir takviyesinden faydalanabileceğini öne sürmüştür. Söz konusu bu çalışmada DEHB belirtileri için klinik değerlendirme yerine ailelerin değerlendirmelerinin kullanılması çalışmanın güvenirliğini eleştiriye açık hale getirmiştir.

Magnezyum

Magnezyum DEHB belirtilerini azaltmada etkili olduğu düşünülen ve kakao, ayçiçeği, bitter çikolata, buğday kepeği, bakliyatlar ve fındık gibi besinlerde daha yoğun olarak bulunan bir mineraldir.

DEHB tanısı olan 51 ve tanısı olmayan 15 çocukla yapılan bir araştırmada DEHB tanılı çocuklardaki magnezyum oranının daha düşük olduğu bulunmuştur. Bu bulgudan hareketle yapılan çalışmada 30 gün boyunca magnezyum ve B6 vitamin takviyesi alan grubun, multivitamin alan kontrol grubuna kıyasla kaygı düzeylerinde, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bulgularında düşüş olduğu sonucuna ulaşmıştır.

Sonuç

1970’lerden bugüne beslenme ve DEHB ilişkisi araştırılmış ancak tartışmalı sonuçlar elde edilmiştir. DEHB’de kullanılan ilaçların olası yan etkilerinden kaçınabilmek adına farklı tedavi yöntemleri üzerinde çalışmalar sürdürülmüştür. Bir bütün olarak beslenme biçiminin veya minerallerin, şekerin, koruyucu ve tatlandırıcıların DEHB üzerindeki etkisiyle ilgili pek çok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmaların ardından beslenmenin DEHB belirtilerini azaltmada önemli olduğunu, ancak tek başına bir tedavi yöntemi olarak değerlendirmek yerine beslenme düzenindeki çeşitli değişikliklerle var olan tedavi sürecinin desteklenebileceğini söylemek daha doğru olacaktır.

Kaynakça

1. Konikowska K, Regulska-Ilow B, Rozanska D. The influence of components of diet on the symptoms of ADHD in children. Roczniki Państwowego Zakładu Higieny. 2012; 63(2).

2. Arnold LE, Hurt E, Lofthouse N. Attention-deficit/
hayatsağlık 31
hyperactivity disorder: dietary and nutritional treatments. Child and Adolescent Psychiatric Clinics. 2013; 22(3), 381-402.

3. Barke ES, Brandeis D, Cortese S, Daley D, Ferrin M, Holtmann M, … Zuddas A. Non-pharmacological interventions for attention-deficit/hyperactivity disorder: systematic review and meta-analyses of randomised controlled trials of dietary and psychological treatments. The American Journal of Psychiatry, 2013.

4. Rucklidge JJ, Johnstone J, Kaplan BJ. Nutrient supplementation approaches in the treatment of ADHD. Expert review of neurotherapeutics. 2009; 9(4), 461-476.

5. Willcutt E. The etiology of ADHD: Behavioral and molecular genetic approaches. Cognitive and affective neuroscience of psychopathology. 2005; Oxford University Press, Oxford.

6. American Psychiatric Association. Diagnostic and statistical manual of mental disorders (5th ed.). 2003; Washington, DC: Author.

7. Pfiffner LJ, Barkley RA, DuPaul GJ. Treatment of ADHD in school settings. Attention deficit hyperactivity disorder: A handbook for diagnosis and treatment. 2006; 3, 547-589.

8. Biederman J. Attention-deficit/hyperactivity disorder: a selective overview. Biological psychiatry. 2005; 57(11), 1215-1220.

9. Ghanizadeh A, Haddad, B. The effect of dietary education on ADHD, a randomized controlled clinical trial. Annals of general psychiatry. 2015; 14(1), 12.

10. Ríos-Hernández A, Alda JA, Farran-Codina A, Ferreira-García E, Izquierdo-Pulido, M. The Mediterranean diet and ADHD in children and adolescents. Pediatrics. 2017; 139(2), e20162027.

11. Kanarek RB. Artificial food dyes and attention deficit hyperactivity disorder. Nutrition reviews. 2011; 69(7), 385-391.

12. Bateman B, Warner JO, Hutchinson E, Dean T, Rowlandson P, Gant C, … Stevenson J. The effects of a double blind, placebo controlled, artificial food colourings and benzoate preservative challenge on hyperactivity in a general population sample of preschool children. Archives of disease in childhood. 2004; 89(6), 506-511.

13. Carter CM, Urbanowicz M, Hemsley R, Mantilla L, Strobel S, Graham PJ, Taylor E. Effects of a few food diet in attention deficit disorder. Archives of disease in childhood. 1993; 69(5), 564-568.

14. Dengate S, Ruben A. Controlled trial of cumulative behavioural effects of a common bread preservative. Journal of Paediatrics and Child Health. 2002; 38(4), 373-376.

15. Wolraich ML, Lindgren SD, Stumbo PJ, Stegink LD, Appelbaum MI, Kiritsy MC. Effects of diets high in sucrose or aspartame on the behavior and cognitive performance of children. New England Journal of Medicine. 1994; 330(5), 301-307.

16. Bilici M, Yıldırım F, Kandil S, Bekaroğlu M, Yıldırmış S, Değer O, … Aksu H. Double-blind, placebo-controlled study of zinc sulfate in the treatment of attention deficit hyperactivity disorder. Progress in Neuro-Psychopharmacology and Biological Psychiatry. 2004; 28(1), 181-190.

17. Konofal E, Lecendreux M, Arnulf I, Mouren MC. Iron deficiency in children with attention-deficit/hyperactivity disorder. Archives of pediatrics & adolescent medicine. 2004; 158(12), 1113-1115.

18. Nogovitsina OR, Levitina EV. Neurological aspects of the clinical features, pathophysiology, and corrections of impairments in attention deficit hyperactivity disorder. Neuroscience and behavioral physiology. 2007; 37(3), 199-202.

admin

H. deneme

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir